22 Kasım 2022

Yeni Şafak Gazetesi ile Röportaj

Yeni Şafak Gazetesi ile Röportaj

Mihriban Aviral kimdir?

Türkiye'nin “İlk ve Tek” etnik & latin caz flüt virtüözüdür. Ülkesi ve kültürünü dünyaya tanıtmayı kendisine ilke edinmiş bir sanatçıdır.

Dünyada bile bu tarz müzik yapan “nitelikli” bir ya da iki örnek ancak mevcutken Mihriban Aviral, ülkemizde bugüne kadar hiç gerçekleştirilmemiş olan Latin Caz ve Etnik Caz tarzında solo flüt çalan önemli bir örnek olarak, “ilk ve tek sanatçıdır”.

H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı ile başlayıp, çeşitli ülkelerde devam eden bu başarılı akademik kariyer serüveni Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında 25 yıl sürmüştür. Akademik klasik müzik eğitimi üzerine, uzun yıllar içinde edindiği birikimleriyle birlikte Latin Caz bir araya geldiğinde, ortaya sıra dışı güzellikte bir müzik çıkıyor olması, hakkında sıkça yapılan kritiklerde dile getirilmiştir.

Öncelikle türkülerimizi Latin caz ile buluşturma fikriyle başlayalım... Çıkış noktası neydi?

Bundan yıllar önce, hatta ilk albümümü de yapmadan önce bu tür müzikle ilk karşılaştığım zaman çok etkilenmiş, çok sevmiş ve bir süre sonra bunları kendim de çalmak istemiştim. O sırada kendime bu tarz bir program oluşturmaya çalışırken, aklıma “acaba ben neden bu müzikleri çok sevdim” düşüncesi geldi. Böylece daha derin bir araştırmaya giriştim ve sonunda bu müziklerin çoğunun temalarını Latin halk şarkılarının oluşturduğunu gördüm. İşte o zaman beynimde bir ampul aydınlandı ve biz bu coğrafyada eşi bulunmaz derecede bu kadar zengin halk şarkısı motiflerine sahipken, neden ben de kendi topraklarımın öz müzik kültürünü bu tarza uyarlayıp dünya toplumlarına sunmamayım dedim. Bu düşünce beni inanılmaz derecede heyecanlandırdı ve bu heyecanın ivmesiyle de bu fikrimi gerçekleştirmek için kolları sıvayıp bu CD’yi ortaya çıkardım.

CanJazz'ım Türküler İlk Nefes albümünden de bahsedebilir misiniz biraz... Neler var albümde?

Önce bu CD’yi tam bir albüm olarak çıkarmayı düşünmüştüm. Ama sonra CD piyasasının geldiği durum ile, bu tarz müziğin ülkemiz, hatta tüm dünya müzikseverleri için önemli farklılık ve yenilikler içeriyor olması nedeniyle, dinleyicilerin ilk tepkisini almak istedim ve her şeyden önce iki parçadan oluşan bir single CD çıkarmaya karar verdim. Böylece “canjazzım türküler” ilk nefes ortaya çıktı. Gelecek olan tepkilere göre devamını yapıp yapmamayı düşünmek istiyordum ancak, gerek son konserlerimde seslendirdiğimde, gerekse sosyal medyada yaptığımız bazı paylaşımlardan gelen tepkiler inanılmaz güzel boyutlarda oldu. Bir örneğini çaldığım son konserlerimde ise izleyiciler büyük bir coşkuyla ayakta alkışlayarak, 3 kez tekrar ettirdiler. Bu da gösteriyor ki; emeklerim hiç boşa gitmemiş, müziklerim çok sevilmiş ve bu tarz albümler yapmaya devam edeceğim.

Eserleri seçerken nelere dikkat ettiniz?

Türk halkının öz kültürü ve müziğini gerçek anlamda yansıtabilecek ve farklı toplumlara ulaştığında da akılda kalıcı olup, ilgi çekebilecek halk şarkılarını seçmeye özen gösterdim.

Latin cazla türkülerin ortak noktaları neydi? Bu topraklara özgü sesleri bambaşka bir kültüre ait olan bir türle harmanlamak nasıl oldu? Onları ne birleştirdi? Bu sentezi yapmak kolay mıydı?

Etnik müzik etniktir, yani bulunduğu coğrafyadaki insanlar için bir şey ifade eder ve başka bir coğrafyada pek anlaşılamaz, değerini bulamaz. Ancak, etnik müzik, evrensel formlarda tasarlanır ve sunulursa, tüm dünya toplumlarına hitap edebilir. Böylece etnik Türk kültürünü dünya toplumlarına, ”yine evrensel müzik dili ile” anlatıp, toplumları yakınlaştırarak “dünya barışına” katkıda bulunmanın biz sanatçıların en önemli görevi olduğunu düşünüyorum.                                                                                                                          

Müziğin evrensel dili ile kültürler arası bağlar kurmak, caz, Etnik caz ve Latin caz müziğini toplumumuz insanlarına sevdirmek ve özellikle öz müziğimizin ezgileriyle Türk kültürünü simgeleyen türkülerimizi aranje edip, caz ve Latin caz benzeri kalıplar kullanarak, bu tarz müziklerle yakından ilgilenen çok ciddi bir kitleyi kapsayan dünya toplumlarına sunmak ilk hedefimdir.

Bu amaçla güzelim ülkemin cancağızım türküleri büyük bir özen ve emekle Latin Caz formunda düzenlendi ve flütümden nefese gelerek can buldu.

Bu konseptte benzer çalışmalar da yapıldı... Etnik, tasavvuf vb. Müzikler daha önce cazla harmanlanmıştı. CanJazz'ım Türküler İlk Nefes'in farkı nedir bu noktada?

Bu farklılık iki temel nedene dayanıyor:

İlki; tüm dünyada caz, etnik caz, ya da Latin caz müziği yapılıyor olmasına rağmen bu tarzın akademik bir klasik müzik eğitimi ve bilinci ile köklü bir müzik geçmişi ve birikimi üzerine yapılıyor olması, “aynı zamanda hem çok nitelikli, hem de çok keyifli” olması nedeniyle izleyiciyi kaçınılmaz bir şekilde etkilemesi ve bunun sonucunda da izleyici sayısında önlenemez artışı…

İkincisi ise; alışılagelmiş olan diğer caz ya da Latin gruplarında, müzikteki soloların eşit süreyle tüm enstrumanlara paylaştırılmış olarak uygulanıyor. Buna karşın, burada flütün solo olarak müziğin başından sonuna kadar kesintisiz olarak  tüm zorlukları ve yükü üstlenmiş olması ile icrasında ciddi teknik ve müzikal zorluklar bulunması sonucu, bir konçerto çalar gibi virtüözce, parlak ve çekici bir performans sergilenmesidir. Dolayısıyla bu durum, solistin sıradanlıktan uzak,  mutlak solistik ve vitüözik niteliklere sahip olmasını gerektirmektedir.

Böylece, tüm bu özellikleri ve farklılıkları nedeniyle performansım, “Türkiye’de bir ilk”i gerçekleştirmiş ve dünyaca ünlü ve önemli otoriteler tarafından çok onurlandırıcı kritikler almış olmasıyla, diğer uygulamalardan çok farklı bir yere sahiptir.

Albüm devam edecek bir proje mi? 

Evet bu CD, “canjazzım türküler ilk nefes (1)” adından da anlaşılacağı gibi devamı gelecek olan bir proje. Devamının üzerinde de çalışıyorum, bir süre sonra onlar da flütümden nefese gelerek can bulacaklar. Ayrıca bu kez gerçekleşecek olan türkülerde de zamanı geldiğinde açıklayacağım bir de sürprizim olacak.

Albümle ilgili yurtdışı planlarımız olacak mı? 

Ülkesi ve kültürünü dünyaya tanıtmayı kendisine ilke edinmiş ve bu ülkenin “ilk ve tek” örneği olan bir flüt sanatçısı olarak, çağdaş ve modern Türk kadınının da böyle bir arenada var olduğunu göstermek adına uluslararası platformlarda yer almak, bu ülkede yetişmiş bir sanatçı olarak boynumun borcudur düşüncesindeyim. Bu nedenle, bu ve bunun devamı olacak projelerle yurt dışındaki konsolos ve elçiliklerimiz ile çeşitli yurt dışı müzik festivalleri konserleri programımda yer alıyor.