23 Kasım 2022

Taraf Gazetesi ile Röportaj

Taraf Gazetesi ile Röportaj

Müziğe flütle mi başladınız? Flütle tanışmanız nasıl oldu? Esinlendiğiniz sanatçılar kimlerdi?

Evet müziğe flütle başladım. Hatta tahta flütle başladım desem daha doğru olacak galiba, çünkü Konservatuara baslamadan once, ilkokul yillarimda okul harcliklarimla tahta flutlerden alir, calmaya calisiridim. Yani cok kucuk yaslarda flüte merak sarmistim. Bu yuzden baska bir enstruman dusunmedim. Asagi yukari 40 yil gecmis flute basladigimdan beri, tabii ki konservatuarin ilk sinifindan itibaren sayiyorum… Flut benim icin bir “Yasam bicimi” Flutsuz bir hayat dusunemiyorum… Ve flut calarak kendimi en iyi sekilde ifade ettigime inaniyorum.

Esinlendiğim sanatçılar: Konservatuvardaki ilk yıllarımdan itibaren tüm dünyanın çok iyi tanıdığı ünlü virtüöz, büyük usta Sir James Galway idi. Öğrencilik ve orkestraya başladığım ilk yıllarda onu dinleyerek müziğinden ve yorumundan çok şey öğrenmiştim. Daha sonraki yıllarda klasik müziğin dışında da flütü çok iyi çalan, çok nitelikli, iyi müzik yapan başka bir flüt sanatçısını, Grammy ödüllü, Latin Jazz alanında çok iyi tanınan ve solo flut latin caz calan oncu bir sanatci olan Nestor Torres’I fark ettim ve o zamandan beri onu da çok dinlerim. 

Hayatın bana getirdiği çok hoş bir tesadüftür ki; çocukluğumdan ve ilk gençlik yıllarımdan itibaren çok etkilendiğim bu sanatçılarla yakın bir geçmişte yollarımız kesişti.

-Yıllar önce Portoriko asıllı, Miami’de yaşayan Amerika’lı Nestor Torres’in müziklerini icra etmeye başladım. Bir vesile ile beni dinleme fırsatı olan sanatçı, tekniğim, müzikalitem, ses tonum ve yorumlarımdan çok etkilendiğini, mükemmel ve üst düzey bir flüt sanatçısı tanımış olmaktan çok mutlu olduğunu ifade etti. Bu şekilde beni yüreklendirerek gelişen süreç sonunda  “Mihriban Aviral Plays Latin Jazz” (My favorite songs  from Nestor Torres)  isimli bir CD doldurulmaya teşvik etti ve bu projede prodüktörüm olmayı istediğini söyledi. Aynı CD içinde, yine Nestor Torres’in özel olarak benimle birlikte düet yapmak üzere bestelediği ve birlikte çaldığımız bir parçada yer alıyor. Çünkü bu düetin ve N. Torres ile birlikte bu projenin gerçekleşmesinin önemli bir nedeni ve çok etkileyici bir hikayesi var: Ben, yıllar önce çok özel, dünyada sayılı vaka olarak adlandırılan, keskinlikle yine “ölümden döndüğüm” ifade edilen bir akciğer rahatsızlığı geçirdim. Hayatımın çok ciddi bir parçası olan flüt yaşantımın son bulacağı endişesi ile günlerce ağladım, üzüldüm. Hastanede ameliyat sonrası süreçte Torres’in beni hayata döndüren canlı, hayat dolu müziğini sürekli dinledim. Daha sonra çok sevip etkilendiğim bu müziği ben de çalmaya karar verdim. İşte bu süreçte dinlediğim o CD yi incelediğimde çok ilginç ve son derece etkileyici bir bilgiye ulaştım. Nestor Torres de yıllar önce çok ciddi bir tekne kazası geçirir, ölümden döner, o duygusal modda üst üste ruh halini yansıtan ve kendisini Grammy ödülüne taşıyan eserlerini besteler ve bir CD yapar. Nestor için yeniden dünyaya gelmek anlamındadır bu CD. Hastanede beni hayata döndüren müziğin, Nestor Torres’in --bu CD-- si olduğunu fark etmem beni inanılmaz etkileyecekti. Çünkü bu CD benim  için de  yeniden hayata dönmek anlamında idi. Bu, müthiş bir ortak kader miydi? Dünyanın bir ucunda yaşayan bir flüt sanatçısı ile diğer ucunda yaşayan bir başka flüt sanatçısı bir araya geliyor ve sanat yoluyla farklı kültürlerin paylaşımı gerçekleşiyor. Ortak  dil… müzik! Bu nedenle o ilk dinlediğim CD deki N. Torres’in benim için çok özel anlamı olan 10 adet parçasını seçtim ve onları seslendirdim. “Mihriban Aviral Plays Latin Jazz” (My favorite songs from Nestor Torres)… CD im çok ilgi görüyor, çok güzel kritikler ve geri dönüşleri var.

-Diğer çok etkilendiğim sanatçı Sir James Galway ise geçen yıl çıktığı bir Avrupa turnesi çerçevesinde geçtiğimiz Nisan ayında Ankara’ya konser için geldi. Konser sonunda tanışmak için yüzlerce izleyici kapıda beklerken, bir şekilde onunla görüşme ve uzunca bir sohbet etme imkanı buldum. O da benim gibi bir senfonik orkestrada uzun yıllar çaldıktan sonra solist olarak konserlerine devam eden bir sanatçı olduğu için, benim CSO da 25 yıl klasik müzik yaptıktan sonra kendi orkestramla solist olarak Latin Jazz çalıyor olmamı çok ciddiye aldı ve önemsedi, bu nedenle de benimle çok ilgilendi. Keşke müziğinizi dinleme imkanım olsaydı deyince, yanımda bir öğrencime vermek üzere getirdiğim CD imi kendisine verdim. Çok samimi ve ilgiliydi ama son derece yorucu konserlerle dolu uzun bir Avrupa turnesinde, her konser sonrasında tanıştığı yüzlerce kişiden sonra CD yi dinleyecek zaman bulabileceğini pek de düşünmemiştim doğrusu… Ancak, yaklaşık 3 hafta kadar sonra beni facebooktaki resmi sayfamdan bularak bana çok güzel, övgü dolu bir mesaj yazdı. Bu da beni gerçekten mutlu etti. Ben de hem bu mesajı, hem de Nestor Torres’in benim için bir ropörtajında söylediklerini gururla CD min kapağına koydum.

“Harika bir CD, çok beğenerek dinliyorum. Mihriban Aviral’in performansı, kıvrak tekniği, müzikalitesi ve özellikle ses tonuna bayıldım. Herkesin sahip olması gereken bir CD olmuş” - Sir JAMES GALWAY –

“Mihriban Aviral, müziğimi çalmaya cesaret eden ilk flüt sanatçısı… Onu ilk dinlediğimde müzikal olgunluğu, mükemmel tekniği ve çok etkileyici ses tonuna hayran kaldım. Ve özellikle prodüktörü olarak bu CD de yer almak istedim. Onunla çalışmak büyük zevkti.” - NESTOR TORRES –

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkstrası’ndan Latin caza geçiş yaptınız. Resmi bir orkestradan sonra daha canlı bir müzik size kendinizi nasıl hissettirdi?

Ankara Devlet Konservatuarindan “En iyi derece” ile mezun olduktan sonra cesitli ulkelerde perfection, master ve konser solistligi calismalari yaptim. Cumhurbaskanligi Senfoni Orkestrasinda konserler ve turnelerle dolu cok basarili bir 25 yil gecirdikten sonra, sanat hayatimda daha farkli pencereler acmaya karar verdim. Uzun yıllar boyunca klasik müzik aşkı yaşadım ancak, aynı zamanda tüm dünyada hızla gelişen ve yayılan akımdan etkilenerek gönlümü Latin caza “da” kaptırdım. Zaten belli bir suredir caz muzigine ve Latin caza karsi yakinlik duymaya baslamistim. Ve bu alanda daha fazla bir seyler yapmak istedigimi anladim. O tarihe kadar butun sanat hayatim boyunca yurt ici ve yurt dısı olmak uzere sayısını bilemedigim yuzlerce klasik muzik konserlerinin yani sira, caz ve Latin caz alaninda da konserler vermeye basladim. Cesitli festivallere davet edildim. Halen bu alanda da calismalarim buyuk bir heyecanla devam ediyor. İleride cok farkli ve yine bazi ilkleri iceren baska projelerim de hayata gececek.

Latin caz ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğiniz gibi dünyada da az sayıdaki temsilcilerden birisiniz. Bu ilkler nelerdir ve Türkiyeli dinleyicilerden geri dönüşler nasıl oluyor?

Oncelikle klasik muzik kokenli bir sanatcı oldugum icin, yapılan muzik ve icra son derece kaliteli ve nitelikli. Yani her yerde caz ya da latin caz muzigi yapiliyor ve caliniyor ama, akademik bir klasik muzik egitimi ve koklu bir gecmisi uzerine yapilan caz ya da Latin caz muzigi, bariz bir sekilde büyük bir farklılık, derinlik ve nitelik kazanmış oluyor. Bu da, performanslarimda muzikaliteye, ses tonuna, teknige yansıyor ve basarı cizgimi çok yukseltiyor. Bu ozellik, bu muzigin en onemli temel noktasidir.

Ayrıca, diger bir onemli farkliligi ise, ciddi teknik ve muzikal zorluklarla dolu olarak müziğin başından sonuna kadar flütün solo olarak calinmasidir. Yani, bu gune kadar siklikla rastlanmiş olan stil, muzigin sololarinin guruptaki kisilere esit olarak dagilimi şeklindedir. Guruptaki herkes sirayla esit sureyle solo calaralar. Ancak  bu muzikte flüt, bir koncerto calar gibi tum zorluklari ve agirligi ustlenmis olarak bastan sona kadar solo olarak calar goturur.

Bu tarz muzigi, yukarida aciklamaya calistigim ozellikleriyle ve niteliklerle calabilenlerin sayısı tum dunyada bile 1-2 yi gecmezken, bu baglamda ben, ulkemizde bu alanda İLK ve TEK oluyorum.

Türkiye’deki izleyiciler çok ilgi gösteriyorlar, çeşitli sosyla paylaşım sitelerinden çok sayıdaki takipçim ve izleyicilerim büyük hayranlık ve beğenilerini dile getiriyorlar. Daha once böyle bir tarz dinlemediklerini, özellikle caz ve Latin caz müziğinde flütün bu kadar ön planda olmasının pek alışıldık olmadığını, ancak çok hoş ve etkileyici bulduklarını ifade ediyorlar. Daha çok tekniğim ilgilerini çekiyor, çok kıvrak bir teknikle ve ustaca icra ettiğimi ve müziğimi dinledikçe daha da çok sevdiklerini söylüyorlar. Onların bu samimi yorumları, emeklerimin boşa gitmediğini gösteriyor ve bu da doğal olarak beni mutlu ediyor.

Aynı zamanda akademisyensiniz. Öğrencilerinizi klasik müziğe mi, yoksa bu enstrümanla yapılacak yenilikçi ve farklı tarzlara mı yönlendiriyorsunuz?

Öğrencilerime tabii ki öncelikle klasik müzik yönünde eğitim veriyorum. Çünkü caz ya da başka tür müziği iyi ve nitelikli bir şekilde çalabilmek için klasik müzikle başlamak gerekir. Klasik müzik eğitimi temeldir. O temeli sağlam kurarsanız, üzerine ne inşa ederseniz edin, yaptığınız herhangi bir müzik türü çok daha sağlam ve seçkin olur, sıradanlıktan uzaklaşır. Bu nedenle once klasik müzik eğitimi gerekli diyorum. Tabii bazen daha ileri seviyede flüt çalan öğrencilerim de oluyor. O zaman onlara da kendi ilgi alanlarına gore yönlendirmeler yapıyorum.

İlerleyen zamanlarda Latin cazdan daha farklı, pek de alışık olmadığımız tarzlar için planlarınız var mı?

Şu an için “Klasik Müzik”, “Latin Caz” ve “Caz” genel başlıkları altında yer alan, kendi içinde bazı küçük farklılıkları olan tarzlarda değişik çalışmalarım var. Bundan sonraki CD imde de bu çok güzel değişikliği göreceksiniz. Şimdilik her şey  tamamlanmadan ne olduğunu açıkça söylemek istemiyorum, şu an için sürpriz olsun. Ama dediğim gibi her ne kadar farklılıklar olsa da, şu sıradaki çalışmalarım çoğunlukla genel başlık olarak Latin Caz türüdür. Bundan sonra ki çalışmalarım için de taban tabana zıt, tamamen farklı bir proje planım yok. Ancak şunu çok rahat ve samimiyetle ifade etmek isterim ki: Beni heyecanlandıracak ve mutlu kılacak her tarz içinde severek yer alırım. Çünkü ben sanat yapıyorum, müzik icra ediyorum, dolayısıyla gerçekleştireceğim her proje içinde sevgi ve heyecan mutlaka olacaktır, onlarsız hiç bir şey yapamam.

Bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim, sevgilerimle…