Zaman Gazetesi ile Röportaj
Klasik müzikten latin-caz’a geçişiniz nasıl oldu?
Ankara Devlet Konservatuarindan “En iyi derece” ile mezun olduktan sonra cesitli ulkelerde perfection, master ve konser solistligi calismalari yaptim. Cumhurbaskanligi Senfoni Orkestrasinda konserler ve turnelerle dolu cok basarili bir 25 yil gecirdikten sonra, sanat hayatimda daha farkli pencereler acmaya karar verdim. Uzun yıllar boyunca klasik müzik aşkı yaşadım ancak, aynı zamanda tüm dünyada hızla gelişen ve yayılan akımdan etkilenerek gönlümü Latin caza “da” kaptırdım. Zaten belli bir suredir caz muzigine ve Latin caza karsi yakinlik duymaya baslamistim. Ve bu alanda daha fazla bir seyler yapmak istedigimi anladim. O tarihe kadar butun sanat hayatim boyunca yurt ici ve yurt dısı olmak uzere sayısını bilemedigim yuzlerce klasik muzik konserlerinin yani sira, caz ve Latin caz alaninda da konserler vermeye basladim. Cesitli festivallere davet edildim. Halen bu alanda da calismalarim buyuk bir heyecanla devam ediyor. İleride cok farkli ve yine bazi ilkleri iceren baska projelerim de hayata gececek.
Sizi latin caz müzik türüne bağlayan/çeken sebepler neler?
Klasik müzik alanında ülkemizin en güçlü konservatuarını bitiren, aynı zamanda senfoni orkestraları içinde çok özel ve ayrıcalıklı bir yere sahip Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda uzun yıllar çalan bir klasik müzik sanatçısı olarak, son yıllarda “Latin Jazz”a karşı çok ciddi bir eğilim duydum. Latin Jazz alanında daha profesyonel çalışmalar yapabilmek amacıyla orkestradan erken yaşta emekli oldum. Özellikle mesleğinde başarının ve mesleki deneyiminin doruğuna çıkmış bir sanatçı olduğuma inanarak, farklı bir şeyler yapmak, tüm dünyada geçerliliği olan “Farklı Projelerle Kültürünü tanıtmak” amacı ile çalışmalarımı yönlendirmek istedim. Bu nedenle bu alanda ilerleyerek CD ler çıkarıyor, flütle solist olarak konserler veriyorum.
Peki, latin-caz sizin dünyanıza neler kattı?
Latin caz, öğrencilik ve 25 yıl Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasındaki flüt sanatçılığım ile birlikte içinde bulunduğum toplam 35 yıllık bir klasik müzik yaşantısından sonra, benim hayatımda yeni ve farklı bir pencere açtı. Ayrıca tüm dünyada çok ciddi zorluklar ve özellikler içeren bu tarz ve nitelikte müzik icra edebilen flüt sanatçılarının sayısı 1-2 yi geçmezken, ben bu çok azınlık içinde yer alabilen bir flüt sanatçısı olarak, Türkiye’de ”ilk ve tek” olma onurunu yaşama özelliğine sahip oldum.
Ülkemizde flüt çalıp latin-caz icra eden çok az sanatçı var. Size göre bunun sebepleri neler?
Aslına bakarsanız ülkemizde bu alanda, bir orkestra eşliğinde flütle baştan sona kadar solo olarak flütle bu nitelikte Latin caz çalan başka sanatçı yok, ben ülkemizde ilk ve tek sanatçıyım. Bunun sebeplerine gelince Bu müzik çok önemli temel iki özellik gerektiriyor:
Öncelikle klasik muzik kokenli bir sanatcı oldugum icin, yapılan muzik ve icra son derece kaliteli ve nitelikli. Yani her yerde caz ya da latin caz muzigi yapiliyor ve caliniyor ama, akademik bir klasik muzik egitimi ve koklu bir gecmisi uzerine yapilan caz ya da Latin caz muzigi, bariz bir sekilde büyük bir farklılık, derinlik ve nitelik kazanmış oluyor. Bu da, performanslarimda muzikaliteye, ses tonuna, teknige yansıyor ve basarı cizgimi çok yukseltiyor. Bu ozellik, bu muzigin en onemli temel noktasidir.
Diğer bir önemli farklılığı ise, ciddi teknik ve muzikal zorluklarla dolu olarak müziğin başından sonuna kadar flütün solo olarak calinmasidir. Yani, bu gune kadar siklikla rastlanmiş olan stil, muzigin sololarinin guruptaki kisilere esit olarak dagilimi şeklindedir. Guruptaki herkes sirayla esit sureyle solo calaralar. Ancak bu muzikte flüt, bir koncerto calar gibi tum zorluklari ve agirligi ustlenmis olarak bastan sona kadar solo olarak calar goturur.
Bu nedenlerle çaldığım bu tarz müziği yapabilmek için öncelikle çok ciddi bir akademik klasik müzik eğitimi almak, çok uzun yıllara dayalı bir birikime sahip olmak ve bu müziği çok sevmek gerekiyor. İşte bu özelliklerini tümünün bir araya toplanması da çok sık rastlanan bir durum olmadığı için böyle bir tarz müzik yapabilenlerin sayısı dünyada bile 1 ya da 2 geçmiyor. Bu sebeple ben de ülkemizde “ilk ve tek” olmanın çok büyük onurunu yaşıyorum.
Ciddi bir hastalık süreci geçirdiniz ve müziği bırakma durumunuz vardı. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz? Nestor Torres’le bir araya gelme hikâyeniz nedir ve ilk karşılaşmanız nasıl gerçekleşti?
Ben, yıllar önce çok özel, dünyada sayılı vaka olarak adlandırılan, keskinlikle yine “ölümden döndüğüm” ifade edilen bir akciğer rahatsızlığı geçirdim. Hayatımın çok ciddi bir parçası olan flüt yaşantımın son bulacağı endişesi ile günlerce ağladım, üzüldüm. Çünkü flüt çalmak benim icin bir “Yasam bicimi” flutsuz bir hayat dusunemiyorum… Ve flut calarak kendimi en iyi sekilde ifade ettigime inaniyorum. Hastanede ameliyat sonrası süreçte Torres’in beni hayata döndüren canlı, hayat dolu müziğini sürekli dinledim. Daha sonra çok sevip etkilendiğim bu müziği ben de çalmaya karar verdim. İşte bu süreçte dinlediğim o CD yi incelediğimde çok ilginç ve son derece etkileyici bir bilgiye ulaştım. Nestor Torres de yıllar önce çok ciddi bir tekne kazası geçirir, ölümden döner, o duygusal modda üst üste ruh halini yansıtan ve kendisini Grammy ödülüne taşıyan eserlerini besteler ve bir CD yapar. Nestor için yeniden dünyaya gelmek anlamındadır bu CD. Hastanede beni hayata döndüren müziğin, Nestor Torres’in --bu CD-- si olduğunu fark etmem beni inanılmaz etkileyecekti. Çünkü bu CD benim için de yeniden hayata dönmek anlamında idi. Bu, müthiş bir ortak kader miydi? Dünyanın bir ucunda yaşayan bir flüt sanatçısı ile diğer ucunda yaşayan bir başka flüt sanatçısı bir araya geliyor ve sanat yoluyla farklı kültürlerin paylaşımı gerçekleşiyor. Ortak dil… müzik! Bu nedenle o ilk dinlediğim CD deki N. Torres’in benim için çok özel anlamı olan 10 adet parçasını seçtim ve onları seslendirdim. “Mihriban Aviral Plays Latin Jazz” (My favorite songs from Nestor Torres)…
Ayrıca, dünyanın en ünlü Flüt ustası, herkesin çok iyi tanıdığı duayen Sir James Galway ve kendi alanında çok ünlü ve başarılı Grammy ödüllü prodüktörüm Nestor Torres’in , bu CD için yaptıkları yorumlar var ve bunlar çok önemli, çok değerli yorumlardır. Ben de bu yorumları büyük bir mutluluk ve onurla CD min kapağında yer almasını arzu ettim.
Bu da beni gerçekten mutlu etti. Ben de hem bu mesajı, hem de Nestor Torres’in benim için bir ropörtajında söylediklerini gururla CD min kapağına koydum.
“Harika bir CD, çok beğenerek dinliyorum. Mihriban Aviral’in performansı, kıvrak tekniği, müzikalitesi ve özellikle ses tonuna bayıldım. Herkesin sahip olması gereken bir CD olmuş” - Sir JAMES GALWAY –
“Mihriban Aviral, müziğimi çalmaya cesaret eden ilk flüt sanatçısı… Onu ilk dinlediğimde müzikal olgunluğu, mükemmel tekniği ve çok etkileyici ses tonuna hayran kaldım. Ve özellikle prodüktörü olarak bu CD de yer almak istedim. Onunla çalışmak büyük zevkti.” - NESTOR TORRES –
İki yıl önce çıkarmayı planladığınız albümün gecikme sebebini anlatabilir misiniz?
Albümün burada çıkışının gecikmesi telif hakları yasa değişikliği nedeni iledir. Yeni yasayada eskiye göre çok daha titiz çalışmalar var. Eskiden bir CD çıkarken çok uzun sürebilecek detaylar için bir sözleşme yapılır ve CD çıkarılırdı. Ama şimdi buna imkan olmuyor ve bu da bazı konuların gecikmesine yol açıyor. Bu durum tabii ki biz sataçıların haklarının korunması için çok sevindirici. Böylelikle benim de bu Cd deki haklarım korunmuş oluyor.
Albümdeki parçaların özellikleri/hikâyeleri neler?
Son 10 yıldır Portoriko asıllı, Miami’de yaşayan Amerika’lı ve Grammy ödüllü Nestor Torres’in müziklerini icra etmeye başladım. Bir vesile ile beni dinleme fırsatı olan sanatçı, tekniğim, müzikalitem, ses tonum ve yorumlarımdan çok etkilendiğini, mükemmel ve üst düzey bir flüt sanatçısı tanımış olmaktan çok mutlu olduğunu ifade etti. Bu şekilde beni yüreklendirerek gelişen süreç sonunda “Mihriban Aviral Plays Latin Jazz” (My favorite songs from Nestor Torres) isimli bir CD doldurulmaya teşvik etti ve bu projede prodüktörüm olmayı istediğini söyledi. Aynı CD içinde, yine Nestor Torres’in özel olarak benimle birlikte düet yapmak üzere bestelediği ve birlikte çaldığımız bir parçada yer alıyor. Çünkü bu düetin ve N. Torres ile birlikte bu projenin gerçekleşmesinin önemli bir nedeni ve yukarıda anlattığım gibi çok etkileyici bir hikayesi olduğu için Nestor ve benim adeta ortak kaderimizi sembolize ediyor, bu nedenle bu CD ye özel olarak yazıldı.
Türkiye’deki izleyiciler çok ilgi gösteriyorlar, çeşitli sosyla paylaşım sitelerinden çok sayıdaki takipçim ve izleyicilerim büyük hayranlık ve beğenilerini dile getiriyorlar. Daha once böyle bir tarz dinlemediklerini, özellikle caz ve Latin caz müziğinde flütün bu kadar ön planda olmasının pek alışıldık olmadığını, ancak çok hoş ve etkileyici bulduklarını ifade ediyorlar. Daha çok tekniğim ilgilerini çekiyor, çok kıvrak bir teknikle ve ustaca icra ettiğimi ve müziğimi dinledikçe daha da çok sevdiklerini söylüyorlar. Onların bu samimi yorumları, emeklerimin boşa gitmediğini gösteriyor ve bu da doğal olarak beni mutlu ediyor.
Albümdeki bütün parçalar Nestor Torres’e ait. Bu sadece müzikal yakınlığı değil aynı zamanda duygu, düşünce ve hislerdeki benzerliğe de işaret ediyor. İnsan olarak birbirinize ne kadar benziyorsunuz Torres’le? Ortak yanlarınız neler?
Evet bu çok doğru bir yaklaşım; Sanırım ikimiz de mesleğine, müziğe ve flüt çalmaya aşık insanlarız. O müziklerde çok büyük coşku ve hayat sevinci var, ama bir o kadar da duygu derinliği barındırıyor. Bunu hissedebilmek için galiba bu özellikleri de taşıyor olmak gerekiyor. Bir de Nestor da benim gibi son derece insancıl ve hümanist yapıda bir insan.
Bundan sonraki konserler nerelerde ve ne zaman olacak?
Önümüzdeki ilk konser 22 Şubatta Ankara Cermodern konser salonunda gerçekleşecek. Daha sonra İstanbul, Kıbrıs ve bazı müzik festivallerinde de konserler olacak ancak. “Klasik Müzik”, “Latin Caz” ve “Caz” genel başlıkları altında yer alan, kendi içinde bazı küçük farklılıkları olan tarzlarda değişik çalışmalarım var. Bundan sonraki CD imde de bu çok güzel değişikliği göreceksiniz. Şimdilik her şey tamamlanmadan ne olduğunu açıkça söylemek istemiyorum, şu an için sürpriz olsun.